Çocukluk dönemi, kuşkusuz insanın kendi olma sürecinde önemli bir dönemdir. İnsan ve mekan ilişkisinde, bu ilişkinin temellerinin atıldığı ve mekansal iletişimden en çok etkilenen dönemin de adıdır çocukluk. İnsanların belleğine yer eden çocukluk anıları, daha sonra yaşadıklarından elbette ki bağımsız değildir ve anımsanırken yeniden tasarlanıp, kurgulanabilmektedir. Yine de çocukluğun anımsanışı kişisel ve dönemsel tarih anlamında bizlere önemli ipuçlarını sunmaktadır.
Bu kitabın ortaya çıkış amacı, çocukların bizim işe gitmemiz gibi temel bir faaliyeti olan oyun oynamanın, zengin mekan dizeleri etrafında gerçekleşmesine olan ihtiyacını, yaşanmış çocukluk mekanları hikayeleri üzerinden yeniden vurgulamaktır. Biz bugün şehirlerimizde çocuklara çok kısıtlı ve fazlaca sınırlandırılmış mekanlar sunuyoruz. Sunamadığımız, otomobile terkedilen sokaklarımız ve daha bir yığın sosyal ilişkileriyle birlikte yitirdiğimiz mekanlarımız var. Bu eseri okuduğunuzda bugünün yetişkinlerinin anılarında yer alan ve kendi çocuklarımıza miras bırakamadığımız zengin mekanları görmek mümkün olacak.