Dört gün boyunca telafi edilecek bir ruh arandı kendine Yonca. Eline aldığı elinde kaldı, elinden bıraktığı yüreğinde. Ev kendinle harabe, ayrılığın çizik gamını çaldı her yere.
Dört gün boyunca iş yerine "Hastayım," dedi, füturundan raporsuz. Arayanlara "Depresyondayım," dedi, yalanından kuyruksuz. Acıktı. Pizzacıdan karışık. Susadı. Kapıcıdan kırmızı şarap. Dört gün boyunca kustu, ağladığı kadar. Kuru kuru öğürüğün acısı, kızılcık şerbeti
balgam sarısı.
Kalp kıpırtısı, akıl gümbürtüsü, gün batımlarının kavuniçi parıltısı. Gamzeli güzeller, otuz yaşında hisseden sekiz yaşında çocuklar, konuşan sinemalar, mırıldanan evler, küstüm diyen sokaklar,
gıcırdayarak kıvrılan yollar, muhabbet ve keşmekeşle leş şarkılar...Alper Atalan kısacık hikâyeler anlatıyor, yerli edebiyatta pek rastlanmayan ölçüde, bir nefeste, hararetle illendiriyor. İnsanın içine çöreklenen teferruatları, efkârlı, bulutlu ve neşeli bir maharetle resmediyor.
Çok Kısa Bişi Anlatıcam, ay ışığında otururken hatırlanan hikâyelerle dolu... Gürül gürül...