İbadetler konusunda gayretli zevattan nakledilen riyazetlerin çokluğu "Fena bir bid'attır" gibi sözler, hem selefi, hem de halefi kötülemeye neden oluyor. Halbuki bu kimselerin çoğu birçok derece ve manevi mevki sahibidirler. Ben, bu ve benzeri yanlış düşünceleri kesinlikle reddettim. Tezekkür meclislerinde Hak ve orta olan yolu gerçekleştirdim.
Ayrıca bu konuda bir kitap yazmayı düşündüm. İstedim ki, daha önce benzeriyle kimse beni geçmiş olmasın. İşte bu eser üzerindeki çalışmam, yüce tevcih erbabının bu konuda bir eser yazma isteklerini engelliyordu. Çünkü onlar ısrarla benden böyle bir eser talep ediyorlardı.
Bu ısrarlar karşısında, fazla direnmedim. Her konuyu ve esası delile dayandırmak, âlimlerden nakiller yaparak pekiştirmek istedim. Kitabı öyle bir isimle adlandırdım ki, bir adresi arayan kimsenin ona bakar bakmaz, eliyle koymuş gibi bulmasını istedim.
Bu kitap dört bölüm ve bir hatimeden meydana gelmektedir.
Birinci Bölüm: Sahabenin, Tabiinin ve tebe-i tabiinin yaptıkları şeylerin, onlar tarafından bir tepki görmeyip zamanlarında işlenen fiillerin bid'at olmadıkları konusunu işlemektedir.
İkinci Bölüm: Bir gurup mücahid ve Abidlerden de bir cemaatin yapıkları işler konusunu işlemektedir.
Üçüncü Bölüm: Gücü nisbetinde ibadette bulunmanın bid'at olmadığı nin ispatı hakkında.
Dördüncü Bölüm: Yasaklayan hadislerle, şeriat imamlarının riyazati arasında mutabakatın sağlanması konusu.
Hatime: Teravih namazında bir gecede Kur'ân'ı Kerim'i hatmetmenin hükmü konusu.
Elinizdeki eser bu konulan gayet etraflıca işlemektedir. Bugüne kadar bu mevzuda ileri sürülen tenkitlerin de bir cevabı mahiyetini taşımaktadır.