Osmanlı İmparatorluğu, 1300'lerin başında Anadolu'nun kuzeybatısında küçük bir beylikken, yaklaşık 200 yıl sonra üç anakaraya yayılan bir imparatorluğa dönüşmüş, fetihlerin azalması ve durmasıyla da önce duraklama sonra da gerileme sürecine girmiştir.
Çöküş, Osmanlı Devleti'nin özellikle 18. yüzyılda nasıl sömürgeleştiğini ve çöküşe geçtiğini, ekonomik bağlama öncelik vererek anlatmaktadır. Türk Devrimi'nin önderi Mustafa Kemal Atatürk, İzmir İktisat Kongresi'nde (1923) şöyle belirtmiştir: "Türk tarihi incelenecek olursa, bütün yükseliş ve çöküş nedenlerinin birer ekonomi meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran başarılar kadar yenilgiler de, kazançlar kadar kayıplar da o dönemlerdeki ekonomik durumla yakından ilgilidir."
Kuşkusuz, Osmanlı Devleti de Türk tarihinin bir parçasıdır. Bu anlamda binlerce yıllık Türk tarihi içinde Osmanlı'nın yerini de siyasi hamasete kaçmadan, duygusallığa düşmeden, bilimsel tarihçiliğin ışığında incelemeli ve öğrenmeliyiz.
Bu anlamda Osmanlı Devleti'nin çöküşünü, neden–sonuç diyalektiğiyle, özellikle ekonomik açıdan bilimsel yöntemlerle incelemek, çözümlemek topluma tarih bilinci kazandıracak, günümüze ışık tutacak ve geleceğimizi aydınlatacaktır.
Böylece bin bir güçlükle can ve kan verilerek kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerde düştüğü sömürgeleşme ve çöküş sürecinin bir benzerini yaşamasına da dur denilebilecek, engel olunabilecektir.
Uluslar, tarihin tekerrür etmemesi için ondan ders almalı, tarihte yaşanan benzer yanlışlar yinelememeli, yalnızca bilimin ve aklın rehberliğinde ilerlemelidir.
Bu aydınlık yol, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti'ne değil, ezilen bütün dünya uluslarına bugün de örnek olanAtatürk Devrimi'nin yoludur...