"Aradan günler, aylar, hatta yıllar geçmişti; zaman o korkunç hastalığı hafızalardan silmeye başlamıştı. Ancak görmeyi bilen insanların görebileceği büyük değişimler, toplumdaki insanların çoğunda yaşanmaya başlamıştı. Bazı gazeteci ya da bilim insanları; bu değişimin çok normal olduğunu, değişen dünyanın sonuçları olarak görülmesi gerektiğini, bütün ülkelerde bu tip değişimlerin gerçekleştiğini, hatta daha da ileriye giderek, bunun bir zorunluluk olduğunu iddia ediyorlardı.
Ülke yavaş yavaş garip bir kargaşanın içine doğru hızla ilerlemeye başlamıştı. Birçok insanın düşünce yapılarındaki değişimler belirgin bir biçimde ortaya çıkarken, bazı insanlar da bu değişimin şaşkınlığıyla; "Bize neler oluyor böyle? Nasıl bir toplum olma yolunda ilerliyoruz?" diye birbirlerine sormaya başlamışlardı. Bu sorulara akademik çevrelerden birçok yanıtlar gelmekteydi ama hiçbiri ne birbirini bütünlüyor; ne de birbiriyle uyumlanıyordu. Onlar da içlerinde parçalanmış ve netlik kazanmayan açıklamalarıyla kesin bir yargıya varılamamasının sonuçlarını oluşturuyorlardı."