Güreşin tarihsel süreç içerisinde, Türk milletinin yaşamında bir takım fiziksel hareket içeriğinden ibaret olmadığı, aynı zamanda sosyal değerleri ifade eden bir olgu olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Güreş Türk milleti için sadece mücadele etmek amacıyla yapılan bir spor olarak değerlendirilmemiş, aynı zamanda Türk toplumunun önem verdiği bayramlar, düğünler ve çeşitli törenlerinin vazgeçilmez unsuru olarak da görülmüş ve böylece Türk Kültürü'nde yerini almıştır. Güreş, türk kültüründe bu şekilde yerini almasınının yanında, mertliğin ve yiğitliğin bir sembolü olmuş, Türk milletinin ekseri çoğunluğu, tarih boyunca güreşle iç içe olmuştur.
Anadolunun birçok yerinde olduğu gibi Çukurova ve yaylalarında da asırlar boyu yapılan karakucak güreşinden yetişen güreşçilerimiz hem kendi bölgesine hemde tüm cihanda adını duyurmuş, ayyıldızlı bayrağımızı dünyanın birçok yerinde gururla dalgalandırmış, İstklal marşımızı milyonlarca kişiye dinletmiş ve şeref kürsüsünde hak ettiği yeri alarak milletimizin onur kaynağı olmuşlardır.
Türkiye, bugün genç nüfus potansiyeli ile güreş için yeterli insan faktörüne ve kaynaklara sahip bir ülkedir. Ancak bugün bu imkân ve kaynakların yeterince kullanılıp kullanılmadığı tartışma konusudur. Birçok ülkede mevcut olmayan bu potansiyelin bulunmayışı güreşin o ülkelerin kültürlerinde ve sosyal yaşantılarında fazla yer almamasından kaynaklanmaktadır.
Türk milletinin maddi ve manevi duruşunu yansıtması bakımından Karakucak güreşi, Türklerin öz ve milli sporu olarak bilinmektedir.
Tarihten bugüne kıyafetinden teknik uygulamasına ve kurallarında kadar Türklerin geleneksel sporlarının en önemlilerinden olan ve yapıldığı her yörenin kültürüne ve geleneğine büyük etkileri olan karakucak güreşinin sosyal bir yaklaşımdan ele alınarak incelenmesi Türk toplumuna, özellikle yeni nesile tanıtmaya ve sevdirmeye, Türk spor kültüründe yeniden hakettiği yeri almasına katkı sunacaktır.