Bir öğretmenin mesleğini icra ederken sorumlu olduğu en önemli şey, kendisine sunulan programdaki kazanımları öğrencilerinde oluşturmaktır. Çünkü bir öğretmeni konumlandıran, betimleyen, değerlendiren, kısaca meşrulaştıran en önemli unsur; öğretim programı kazanımlarını oluşturmadaki başarısıdır. Diğer hiçbir unsur bu kadar öncelikli ve önemli değildir. Öğretim programı ile öğretmen arasındaki ilişki; bir hukukçu ile anayasa kitapçığı, bir denizci ile pusulası, bir bilim insanı ile bilimsel yöntem arasındaki ilişkiye benzer.
Hem müzik öğretmeninin hem de müzik dersi alan öğrencinin en önemli yardımcısı müzik öğretim programıdır. Müzik öğretmeni organize ettiği müzikal etkinlikleri ve diğer müzikal taleplerini en sağlıklı ve meşru biçimde öğretim programının gerekliliklerine ve içeriğine dayandırmalıdır. Bu nedenle öğretim programı, müzik öğretmeninin başucu kaynağı olduğu kadar en önemli silahı hâline de gelmiştir.
Bir öğretim yaklaşımını yargılayabilmek için öncelikle o yaklaşımın uygulamadaki görünümü ve uygulama sonuçlarına etki eden faktörlerin neler olduğu konusunda oldukça güçlü kontrollerimizin olması gerekir. Öğrenme süreçlerinde temele alınan yaklaşımın gerektirdiği her türlü eğitimsel uygulama, gereği gibi ifa edilirse planlanan kazanımlara ulaşılamamasında öğretim programına yüklenebilecek kusurlar hakkında kesin bir yargıya varılabilir.
Etkili bir müzik öğretmeni; öğrencilerinin müzikal düşünmelerini sağlayan, bu düşünceleri ifade edebilme olanağı ve özgürlüğü sunan ve ortaya çıkardığı fikir, beceri ve düşünce repertuvarını sınıf genelinde tartıştırabilen öğretmendir.
Müzik öğretmenleri olarak bizler, 'Diğer Sorunlar'ın baskısı altında 'Müzik Öğretim Programı'nı etkisizleştirecek yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Türkiye'deki sınava odaklı eğitim sisteminin müzik, resim gibi dersleri önemsizleştirmesi bizlerin mücadele azmini kırmamalıdır. Gelecek günlerin; sanat içerikli derslerin önemini, gerekliliğini ve etkisini gözler önüne sereceği konusunda ümitsiz olunmamalıdır.