Türkiye Cumhuriyeti'nde 1950-1980 yılları arasında sosyal, siyasi ve ekonomik alanlarda önemli gelişmeler ve değişmeler meydana gelir. Bu süreçte Türk modernleşmesini gerçekleştirmek adına atılan sosyo-ekonomik ve sosyo-politik adımlar, bireysel ve toplumsal hafızada farklı biçimlerde ve içeriklerde yer edinir. Toplumun sesi konumundaki sanatkâr, yaşanan açmazların toplum ve birey üzerindeki etkilerini ve çözüm yollarını biçimsel ve biçemsel arayışların öncelendiği edebî evrende metinleştirir. Bu dönem eserlerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni dönemeçteki sorunları, çelişkileri, açmazları, arayışları, çözülüşleri kendilik değerleri ile çerçevelendirilerek kurgulanır. Sürecin getirileri, göç, makineleşme, politik ayrılıklar, köy-kent uyuşmazlığı, ekonomik dengesizlik, sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik, gelenek-modernite çatışması, millî ve dinî duyarlığın algılanma biçimi, II.Dünya Savaşı'nın yansımaları başta olmak üzere farklı cephelerden inşa edilerek anlatılır.
Göstergeler ve görüntülerden oluşan Cumhuriyet dönemi Türk romanında bireysel koddan evrensel koda derinleşme çabasındaki insanın ve toplumun sorunları kurguya taşınır. Biçim-içerik uyumunu önceleyen dönem yazarları eserlerinde çok anlamlı doku içinde estetik varoluşun tanığı ve yaratıcısı olarak metinleri ile aynîleşirler.
Bu kitapta Ahmet Hamdi Tanpınar-Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Yusuf Atılgan-Aylak Adam, Fakir Baykurt-Yılanların Öcü, Selim İleri-Her Gece Bodrum, Oktay Akbal-Garipler Sokağı, Tarık Buğra-Dönemeçte, Sevinç Çokum-Bizim Diyar, Adalet Ağaoğlu-Fikrimin İnce Gülü, Sevgi Soysal-Yürümek, Necati Sepetçioğlu-Karanlıkta Mum Işığı, Erhan Bener-Kedi ve Ölüm, Ferit Edgü-Hakkâri'de Bir Mevsim, Hasan İzzettin Dinamo-Savaş ve Açlar, Attila İlhan-Kurtlar Sofrası, Aziz Nesin-Zübük, Necati Cumalı-Yağmurlarla Topraklar, Rıfat Ilgaz-Karartma Geceleri, Kemal Tahir-Kurt Kanunu, Oğuz Atay-Tehlikeli Oyunlar, Yaşar Kemal-Yılanı Öldürseler, Rasim Özdenören-Gül Yetiştiren Adam olmak üzere yirmi bir romanın biçim ve biçem bakımından tahlili özelinde yaşam alanları sınırlandırılmış, kendilerine ve değer dünyalarına yabancılaşmış insanların evden-çevreye, bireyden-topluma genişleyen yelpazede parçalanmış benlikleri, menfaate dayalı ilişkileri, toplumsal düzenin bozulmasına sebep olan trajik öyküleri değerlendirildi.