Batı Karadeniz Bölgesinde yer alan Düzce, Bithynia, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Düzce, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin yakın arkadaşlarından Konur Alp Gazi tarafından 1323 tarihinde fethedilmiştir. Böylece Düzce, Osmanlı Devleti'nin ilk fethettiği yerlerden birisi olma özelliğini taşır. Düzce, bulunduğu coğrafi konumundan ötürü her zaman ekonomik, siyasi, sosyal ve askerî açıdan önemli bir yere sahip olmuştur. Düzce'yi bu derece önemli kılan verimli topraklara sahip olmasıyla birlikte, Roma ve Osmanlı Devletlerinin uygulamış oldukları yol politikalarıdır. Zira her iki devlette de hem Rumeli hem de Anadolu topraklarında ülkenin dört bir tarafına ulaşan ve düzenli olarak işleyen bir yol sistemi kurulmuştur. Bu yol sistemi İstanbul merkez olmak üzere Anadolu ve Rumeli'de sağ, sol ve orta kol olmak üzere üç ana güzergâhtan oluşmaktaydı.
Düzce bu yol sistemi içerisinde Anadolu tarafında bulunan hem orta hem de sol kol güzergâhı üzerinde bulunmaktadır. Düzce'nin, ekonomik, askeri ve sosyal açıdan önemi Türkiye Cumhuriyeti Döneminde artarak devam etmiştir. Zira Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şehri İstanbul'u Başkent Ankara'ya bağlayan yol güzergâhı üzerinde bulunması, Karadeniz'e açılan güzergâhların da ana kavşak noktasında yer alması Düzce'yi önemli kılmaktadır. Elinizdeki bu kitap ile Osmanlı Devleti'nin son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yılları da ele alınarak Düzce'nin, 1946-1960 yılları arasında ekonomik, demografik, idarî, siyasal, sosyal ve kültürel durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır.