Bu kitap Cumhuriyet modernleşmesine felsefi bir zemin bulma çabalarına farklı bir perspektiften katkıda bulunmayı amaçlıyor. Bunu yaparken Cumhuriyet modernleşmesinin anlamını veya içeriğini belirli bir sonlu gerçekliğin ifadesi olarak, şu ya da bu kurama nispetle tartışmak yerine, kavramlarının nesneleri ve bunların pratik etkilerinin birbiriyle etkileşimi sonucu eylemlerin nasıl ve hangi etkiyle gerçekleştiği sorununa odaklanıyor.
Cumhuriyet modernleşmesi, Atatürk'ün düşünce ve eylemlerinde somutlaşan bir kurucu iradenin ürünüdür. Türkiye Cumhuriyeti'ni tarihin bir aktörü haline getiren bu kollektif iradenin eylem dağarcığı, gerek nitelik gerekse de nicelik açısından oldukça zengin ve özgündür. Buna karşın, bu iradenin temellendiği sistematik bir düşüncenin varlığından söz edemeyiz. Kurucu iradenin temellendiği felsefe, Cumhuriyet modernleşmesinin kayıp halkasını oluşturur. Bu çalışma, kayıp halkanın bütün kuramları yumuşatıp, bağlarını çözen ve her birini işlevsel kılan bir bilgi kuramı olarak pragmatizm olduğunu varsayar.
Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenme sürecinden başlayarak Cumhuriyet'in kuruluşu ve takip eden reformların hayata geçirilmesi süreçlerinde bir yöntem olarak pragmatizmin etkisi açık şekilde görülür. Çoğulcu bir imparatorluğun kalıntıları üzerine modern, laik, ulus devlet kurma hedefindeki kararlılık, bu hedef doğrultusunda ilerlerken sahip olunan düşünceler, bu düşüncelerin adım adım uygulama aşamalarında eylemlerin sentezlenmesi ile başarılan 'yeni' yapı pragmatik bir zihin dünyasının yansımasıdır.