"Bu Bitlis şehri yüksek dağlar içinde dağlık, taşlık, dar ve sarp yerde kurulduğundan her tarafı bağ yapılmıştır. Ekilip biçilen vadiler yoktur. Bütün gendüm (buğday) mahsulâtı Rahova'dan ve Muş sahrasından gelir, ama iri buğdayı, arpası ve başka tahılları bol olur. […] Bitlis eski bir belde olup ulemanın bol olduğu, fuzalanın menbaı, şairler ve salihler meskeni şirin bir şehirdir. Âlimleri garip ilimlere ve çok fenlere maliktirler. Şafii mezhebindendirler. Mümin ve muvahhiddirler. Gösterişsiz adamlardır. Misafire ve garibe ikramı severler."
(Evliya Çelebi-17. yüzyıl)
"[…] Bitlis olmasaydı, bizim onu yaratmamız icabedecek idi. Bu mülahazanın neticesi şudur: Bitlis'i kuvvetli bir merkez olarak bir Türk yuvası ve kalesi halinde tutmalıyız. […]"
(İsmet İnönü-1935)