İnsan derdini anlatmak için onlarca yol bulabilir belki kâri. Kimi söyler, kimi ağlar, kimi kaçar gider ve kimi de yazar. Ama bence en asil olanı susmak.
Ben yazmayı söylemekten değil de susmaktan bir cüz olarak görenlerdenim. Yazarak susmak diye bir hâl bu bahsettiğim. Kendine saklamaya gücünün yetmediklerinin ardına saklanmak bir çeşit. Tanımadığın, tanışmadığın biriyle dertleşmek gibi. Hem söylemek hem de söylememek yani.
Şimdi de bir muhabbet halkası kuruyorum kendi içimde. İsmine "muhabbet yazıları" diyorum bunun. Sen sever misin adını bilmem ama ben sevdim. Her derdime bir sır verip üç ayrı kitap olsun istedim. Sözleşmiş gibi bir kıraathanede çaylarımızı yudumlarken dertleştiğimizi, muhabbet ettiğimizi hayal ettim. Söyleyince dinleyen bulunmuyordu yazınca olur diye düşündüm.
Canım kâri, say ki bir dostun içini dökmesidir bu. Dua eder gibi sessiz feryat etmesidir. Önce kendinde gördüğü kusurları bir bir aşikâr etmesidir. Gönlünde taşıdıkları her dağıldığında "Topla Allah'ım" diye dua etmesidir.