James Joyce ve Samuel Beckett'la beraber İrlanda edebiyatının Kutsal Üçlü'sünü oluşturan Flann O'Brien, 20. yüzyılın en büyük yazarlarından biri sayılır. O, parodi ve hicvi muzipçe kullanarak dilin anlamı iletmede, hatta oluşturmada üstlendiği kurgusal rolü alaşağı etmesiyle ve gerçeklik dediğimiz kurgunun maskesini düşürmesiyle, Avrupa postmodern kelimesini henüz duymamışken postmodern olmuş bir yazardır.
1940'larda, Dublin'in yakınlarındaki Dalkey kasabasında geçen Dalkey Arşivi'nin kadrosunda, bir haftada yıllanmış viski üretebilen dâhi De Selby; insanın bisiklete dönüşebileceğini iddia eden "molikül" teorisinin sahibi Çavuş Fottrell ve Ulysses'in ahlaksızlığını savunan, din adamı olmak isteyen bir James Joyce var. Tüm bu curcunanın ortasındansa Mick Shaughnessy yükseliyor – etrafındaki metafiziksel kaosu bir düzene sokmayı kendine vazife biçen, ancak kendini yüce olduğu kadar absürt bir inanç krizinin içinde bulan kahramanımız...
Flann O'Brien, Türkçe okurlarıyla ilk defa doğumunun yüzüncü yılında yayımladığımız Üçüncü Polis'le buluşmuştu. Yazar, yayımlandığında "Tristram Shandy'den sonra en iyi komik fantezi" olarak değerlendirilen bu beşinci ve son romanında din, bilim, edebiyat ve felsefe alanlarını kendine özgü ironi çerçevesinde irdeliyor.
"Flann O'Brien'ın eserleri, Joyce'unkiler gibi, Dantevari sayılacak kadar katmanlı… Joyce ve Flann O'Brien zekânıza kelimeler, tarz, büyü, delilik ve sınırsız keşiflerle saldırıyorlar."
-Anthony Burgess
"Ulysses ve Finnegans Wake'i yazmış olmasına rağmen James Joyce Flann O'Brien'ı kıskanabilirdi."
-The Observer