"Ketil, kendini katilin yerine koymaya çalıştı. Bir adamı balkondan iterek öldürünce cinayet silahını saklamak, ortadan kaldırmak gibi bir endişesi olmazdı bir katilin. Buraya kadar her şey iyiydi ama öte yandan silahın dışında parmak izi gibi başka ipuçları vardı ortadan kaldırılması gereken. Aynı zamanda apaçık bir cinayet işleme nedeni de olmaması gerekiyordu ki, polis şüphelenmesin. Ya şahitler? Olayın görgü tanıkları varsa, bunların da ortadan kaldırılması gerekecekti. Tabii ya!"
Gazeteci Ketil Brandt, intihar ettiği sanılan eski arkadaşının ölümünü araştırırken Danimarka, Balkanlar ve eski Yugoslavya'da dolaştırıyor bizleri. Savaşın derin izleri, mülteci kampları, insan kaçakçılığı...
Henrik Brun, Ketil Brandt'ın ilk macerası olan "Danimarkalı Yem" de, yakın dünya tarihiyle politik polisiyeyi harmanlıyor. İskandinav polisiyelerinde yeni bir kahraman, yeni bir soluk!