Osmanlı İmparatorluğunda 1845 yılında üniversite kurulmasına karar verilerek hazırlıklara girişilmiş, birkaç başarısız denemeden sonra 1900 yılında kurulan Dârülfünûnla kesintisiz akademik hayat başlamıştır. Bu çalışma, Batıda üniversite kurumunun gelişimine ve modern üniversitenin ortaya çıkış sürecine göz attıktan sonra Dârülfünûn adı verilen Osmanlı üniversitesinin tarihsel koşullar içinde kuruluşunu ve gelişimini ele almakta, bu çerçevede 1900 yılından başlayarak 1946 yılına kadar üniversitede görev yapmış öğretim üyelerinin sosyal profillerine odaklanmaktadır. İlk üniversite hocaları kimlerdi? Hangi şehirlerde ve hangi ailelerde doğdular, hangi okullarda okudular? Akademik seçkinlerin toplumsal kökenleri ile diğer seçkinlerin toplumsal kökenleri ne derece örtüşmektedir? Üniversitenin neşet ettiği tarihsel koşulların içinden nasıl bir akademik kişilik tipolojisi zuhur etti? Üniversite ve öğretim üyelerinden ne bekleniyordu? Sosyal, siyasal süreçlere paralel olarak üniversite nasıl bir gelişim seyri izledi ve bu gelişmeler akademik kadrolara nasıl yansıdı? Bu kitap kuşkusuz bu soruları kuşatıp tüketmek iddiasında değil, anlamı çoğaltma, zenginleştirme ve yeni sorulara yol açma çabasındadır.
Çalışma üniversitenin kuruluşundan başlamak suretiyle üniversitenin kurumsallaşması ve öğretim üyeliğinin meslekleşmesi sürecini sergilediği gibi, bilim insanları topluluğundan ve diğer sosyal ilişkilerden bağımsız olarak anlaşılamayacak bir sosyal faaliyet olan bilimin transfer edilme sürecine de ışık tutmaktadır.
Ayrıca öğretim üyeleri kendi normları, değerleri ve diğer ortak özellikleri ile bir statü grubu oluşturmaktadır. Bu statü grubunun toplumsal konumu da elit teorilerinden ve Weber'in sosyal tabakalaşma üzerine görüşlerinden faydalanarak mercek altına alınmıştır.