İslama davet şüphesiz her asırda önem arz eden bir konu olmuştur. Ancak kanaatimizce bu mesele günümüzde her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Zira imana karşı küfrün mücadelesi tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar şiddetli ve kapsayıcı bir şekilde devam etmektedir. Merhum Mehmet Akif Ersoy'un ifadesi ile
"Misyonerler gece-gündüz çalışırken acaba
Oturup vahy-i ilahiyi mi bekler ulema."
beyitlerinde ifade edildiği gibi misyonerler gece gündüz çalışmaktadırlar. İslam davetçileri de en az onlar kadar harekete geçip hokka davet görevlerini ihmal etmemelidirler.
Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla'nın şahitliği ile çok yüce olan, Kur'an-ı Kerim ve sünneti seniyyenin sayısız naslarıyla dini bir zaruret ve farziyet olduğu sabit olan İslama davet etme vazifesi yüce ve değerli olduğu kadar bir o kadar da zor ve meşakkatlidir. Bir gaye ne kadar ulvi ve büyük olursa, o gayeye ulaşmak da o kadar zor ve meşakkatli olur. Dolayısıyla bu yüce göreve ve makama ermek isteyen davetçiler de kendilerini bu ulvî göreve hazırlamak zorundadırlar ki başanlı olabilsinler.
Elinizdeki eser davet yolunda dikkat edilmesi gereken ferdi sorumluluktan, davetin nasıl yapılması gerektiğinden, kimlerden ve nerelerden başlanması gerektiğinden, davetçinin üslubunun ve ahlakının nasıl olması gerektiğinden bahsetmektedir.