Dâvûd el-Kayserî, hem genel anlamda Türk düşünce tarihinin, hem de özel anlamda Osmanlı Devleti'nin kuruluş devri düşünce tarihinin en önemli simalarından birisidir. Genel olarak vahdet-i vücûdçu tasavvuf anlayışına bağlılığından dolayı bir mutasavvıf olarak görülür ise de o aynı zamanda büyük bir filozoftur. Bugün biz onu sûfî filozof olarak nitelersek, bu daha doğru bir niteleme olur.
Dâvûd el-Kayserî, özellikle kendine özgün tasavvufî ve felsefî kavramlarla ve düşünceleriyle gerçekten üzerinde durulması gereken bir düşünürümüzdür. Herkes onu genelde İbnü'l-Arabî'yi anlamak için okuduğundan, onu sadece vahdet-i vücûdu sistemli bir şekilde anlatan düşünür olarak görmüştür. Oysa hemen hiç okunmadığını sandığımız özgün eserleri, hatta şerh türü eserlerinde var olan fakat pek fazla bilinmeyen düşünceleriyle Dâvûd el-Kayserî, çok özgün ve önemli bir düşünür olarak karşımıza çıkmaktadır.