"Benim gibi Karadeniz'den ayrılan gezgin ayaklı kişiler, ilk yola çıktıklarında bile bir gün ayaklarının onları geri getireceğini, nereye giderse gitsinler içlerindeki özlemin büyüdükçe onlara sıkıntı vereceğini, hiç hesapta olmadığı bir anda sılayı görmek için yola çıkacaklarını, döndüklerinde de tek bir taş oynamamış bile olsa, sılanın artık eskisi gibi olmayacağını bilir.
Yine de dönerler, ruhlarını sıla havasıyla serinletip yeniden yeni yuvalarına, vatanlarına dönüşen gurbet konaklarına varmak için demir çarık, demir asa yola revan olurlar.
Benim hikâyem de onlardan biri… Hayatta birçok şey elde edip de asıl istediğinden mahrum kalan birinin hikâyesi…"
Ergün Çakır, Kıbrıs Barış Harekâtı'nı anlatan otobiyografik "Muharebe Günleri" kitabından sonra kurgusal âlemde bir yolculuğa çıkıyor. Çakır, "Demir Çarık Demir Asa" romanıyla, özlediği geleceğe tuhaf bir şekilde çatallanan yolculuklar yapan insanoğlunun, hedeflerine ulaşmasının maliyet ve imkânlarını sorguluyor.