Elinizdeki bu çalışma, liberal demokrasinin temsil sisteminin ve insanların siyasal katılımdan uzaklaşmalarının yarattığı krizlere birer yanıt olarak geliştirilen demokrasi teorilerinin bir çözümlemesini yapmaya çalışıyor. Bunun yanında, bu demokrasi teorilerinin her birinin kendilerini uygulayabilecekleri birer alan olarak gördükleri yeni toplumsal hareketler işin içine giriyor. Zira bu hareketler, eski sınıf hareketlerinden farklı olarak, demokratik bir örgütlenmenin gerçekleşim alanları olarak tasvir ediliyor. Bu çalışma, gerek demokrasi teorilerine gerekse yeni toplumsal hareketlere günümüzde verilen anlamlara eleştirel bir yaklaşım getirmeye çalışıyor. Bu nedenle de sınıf hareketinin öneminin hala devam ettiğini, ancak böyle bir hareket başarılı olacaksa proleter kamusal alanların yaratılmasının elzem olduğunu ileri sürüyor. Bu tartışmaların her biri, Türkiye'nin şimdilerde içinde bulunduğu koşullar, gelişen toplumsal hareketler ve bu hareketlerin demokratik bir anlayışı yaygınlaştırma potansiyelleri açısından oldukça önemli. Bu çalışma, bu konular üzerinde yapılan tartışmaları derli toplu bir biçimde okuyucunun önüne getiriyor.