Vatandaşların siyasi karar alma süreçlerine katılımı, işleyen sağlıklı demokrasilerin temel gereksinimi olarak görülmektedir. Bu açıdan sivil toplum, genel seçimlerde oy kullanmanın ötesinde, düzenli ve sürekli katılımı kolaylaştıracak şekilde sağladığı imkânlarla önem kazanan özel bir kurumdur. Dolayısıyla sivil toplum 1980'lerden itibaren Avrupa'da demokratikleşmenin ve katılımcı demokrasinin önemli ve gerekli koşulu olarak algılanmaktadır. Bu algılanma içinde sivil toplumun gelişimi de sadece ulusal ve bölgesel değil, küresel bir nitelik de kazanmıştır. Bununla birlikte, sivil toplumun bu gelişim süreci ciddi sorunlardan da bağımsız olmamıştır.