Marx'ın doktora tezi olan bu çalışma, Althusser'in tabiriyle tarih kıtasını keşfeden Marx'ın maddecilik kıtasını keşfetmesinin başlangıcıdır.
Sokratik geleneği izleyen Demokritos ile Aristotelesçi geleneği izleyen Epikouros'a ilişkin bu tartışma aslında sadece doğa felsefelerine değil, aynı zamanda kolları varlık ve bilgi felsefesine kadar uzayan çok daha geniş çaplı bir soruşturmanın temelidir. Zorunluluk, rastlantı, sapma, bilinç gibi kavramların da iş başında olduğu bir soruşturma üstelik...
Felsefenin Aristoteles sonrası izlediği çizginin oluşumunu anlamak için vazgeçilmez bir kaynak olan bu kitap, aynı zamanda Marx'ın maddecilik anlayışının köklerini görmek isteyenler için de bir kılavuz işlevi görüyor.