John Dewey yalnızca bir filozof olmayıp aynı zamanda eğitimin pratiğinden gelen bir düşünürdür. Eserlerinde ve düşüncelerinde okulun kalbinin öğretmen olduğunu, onların son derece donanımlı bir şekilde yetiştirilmesi gerektiğini vurgularken, günümüzde de artık bir olmazsa olmaza dönüşen öğrenci odaklı eğitim sisteminin de ilk temellerini atmıştır.
John Dewey, diğer önemli kitabı "Demokrasi ve Eğitim"den yaklaşık 20 yıl sonra yayınladığı "Deneyim ve Eğitim" adlı bu eserinde geleneksel ve ilerlemeci eğitim anlayışlarını derinlemesine tartışmış ve ne yeni ne de eski eğitim sisteminin deneyim felsefesine yer vermemesi nedeniyle yeterince sağlıklı olmadığı sonucuna varmıştır.
Atatürk 1924 yılında kendisini Türk eğitim sistemini yeniden yapılandırmak için Türkiye'ye davet etmiş, o da büyük bir memnuniyetle gelmiştir. Türkiye'de kaldığı 2 aylık süre içerisinde gerek İstanbul gerekse diğer şehirlerdeki çeşitli okullarda incelemelerde bulunmuş, konferanslar vermiş, Atatürk'le çağdaş bir eğitimin nasıl olması gerektiği hakkındaki düşüncelerini paylaşmıştır.
Amerika'da Silikon Vadisi'ni oluşturan beyinlerin yetiştirildiği ve bugün de yürürlükte olan yapılandırıcı ve analitik eğitim-öğretim sistemin kurucusu olan John Dewey, sadece 20.yy'a değil kendisinden önceki dönemlere de eğitim felsefesine ve pratiğine getirdiği yeni yaklaşımlarla ışık tutmuştur.