Faraday'ın hayatı, olağanüstü insanlar arasında en merak edilenlerden biridir. Herhangi bir örgün eğitim almayan, diplomasız ve sertifikasız, 22 yaşına kadar ciltçi atölyesinde çırak olarak çalışan biri, kendi çabalarıyla, kendini tamamen bilimsel araştırmalara adama imkânına kavuşuyor ve beklenmedik bir şekilde birkaç yıl içerisinde bilimin çok sayıda ve çok değerli buluşlarını borçlu olduğu birinci sınıf bir fizikçiye dönüşüp bugüne kadar haklı olarak "fizikçilerin kralı" olarak anılıyor.
Böyle bir değişimi Faraday tabii ki kendi dehasının ve azminin yanında, aynı zamanda diploma ve sertifikaya değil, gerçek bilgi ve yeteneğe bakılan ve bilimsel faaliyetler alanında kişisel inisiyatifin yaygın olduğu; formalitelere, resmi sınırlamalara ve bürokrasiye takılmadan yeteneğin uygulamaya konulabilmesine imkân veren İngiltere'de doğmuş olmasına da borçlu. Her ne kadar dış etkenlerin elverişli olması dikkate alınmış olsa da, Faraday'ın tüm çalışmalarına nüfuz eden felsefi düşüncenin olağanüstü genişliği ve insanlığa o zamana kadar bilinmeyen veya araştırılmamış olaylar dünyasını açan keşiflerinin muazzamlığı karşısında hayran olmamak mümkün değildir.
Faraday'ın biyografisi, pozitif bilimler tarihindeki yüksek öneminin yanı sıra, bütün maddi çıkarlarını unutacak kadar ve tamamen hak edilmiş bilimsel ödülleri ret edecek kadar geniş özveriyle bilime adanmış bir insanın hayatı olarak da son derece öğreticidir. Özellikle çağımızda tanınmış bilim insanlarının gözünde bile maddi çıkarlar, sık sık saf bilimin çıkarlarını ikinci plana iterken, böyle bir insanla tanışmanın faydalı olmaması mümkün değildir.
O, size hiç böyle anlatılmadı…