Zihnimiz neler barındırmaz! Bilirsiniz. Öfkemiz, düş kırıklığımız, çökkünlüğümüz, coşkumuz, vaz geçişlerimiz, meraklarımız, niyetlendiğimiz/gerçekleştirdiğimiz eylemlerimiz, eyleyemediklerimiz, suçluluklarımız, kırgınlıklarımız, üzerini örttüğümüz/örtemediğimiz istemlerimiz, hayallerimiz, ses, renk, ışık, karanlık vb. Kısaca dünü, bugünü ve yarını hatta çok öncesi ve sonrası olmak üzere zamanımızın sonsuzluğu bağlamında yaşamımız. Kısaca 'kendimiz'. Orada yalnız kendimizin sığabileceği daracık ancak sonsuzluğu yüklediğimiz, akıp duran bir süreçten söz ediyoruz. Tanımladığımız bu süreç tüm insanların zihin dedikleri kavrama karşı gelir. Elbette bir nesne değildir zihin. Bir işlevdir. Kapsam ve bağlamının enginliği nedeniyle bu kez zihni kavram nitelemesiyle anmaktayız.
Ruh ekiminin zihni farklı mıdır peki? Değildir.
Ancak bu kitapta sizi hemen yanına alacak bir farklılık söz konusu. Kitapta, eleştirel, görece huysuz, iknası güç, kendi geçmişinden doğru örselenmiş bir kadın var. Üstelik torunu ruh hekiminin zihin konuğu. Onun zihninde odası bile var! Babaannenin tıbbi terimlerden, hatta ruh hekimlerinden hoşlandığı pek söylenemez. Gene de söyleşmek için birbirlerini seçmişler. İkisi de açık seçik, saydam düşünen insanlar oldukları için söyleşmek için başka nedene ihtiyaçları yok. Ne akrabalık, ne de hasta-hekim ilişkisi...
Günümüz ruh sağlığı ve hastalıkları başlığı altında toplaşmış kimi sorunlar (psikoterapi, depresyon, OKB, bağımlılık, cinsel işlev aksamaları vb.) söyleştikleri konular arasında.
Yayınevimiz bu söyleşiye tanık olmaya çağırıyor siz okurları. Biletiniz elinizde tuttuğunuz bu kitap olacak.