İki insanı bir araya getiren öyle bir an geliyordu. Mucize deniyordu önce bu karşılaşmaya. Mucize! O kadar fırsat varken, daha önce denk gelebilecekken gelmedik ve işte bugün beraberiz. Gülücükler, tatlı bakışmalar, güzel dokunuşlar, güzel öpüşler... Bu güzel tesadüfün tam olarak o âna denk gelmesinin bir nedeni olduğuna inandırıyorlardı kendilerini. Engin'le de tam olarak böyle başlamıştı her şey. Tam da o gün karşılaşmaları mucizeden başka bir şey değildi. Ama nasıl bir mucize, ne güzel bir tesadüf.