Aşağılanmış insan, yerçekiminin yendiği insandır. Belki de sokakta yürürken, burnumun direğini kıran sonu gelmez ayak kokularının sebebi buydu. Hep aşağıdasındır. Bir cüceye bile aşağıdan bakarsın. Bir böcekle yer hizasında karşılaşırsın. Düşme kaygısı çoktan terk edip gitmiştir kişiyi. Çünkü zaten hep yerdedir. Defalarca karşılaştığın kişiyi yüzünden değil de, ayakkabısından tanırsın. Hiç kimseyle aranda eşit bir konuşma geçmez. Sözler, üzerine âdeta boca edilir. Yarayı sarmak isteyen birinin iyi niyetli davranışı bile, içindeki hınç ateşiyle yanan aşağılanmış insanın gücenikliğini körüklemekten başka bir sonuç doğurmaz. Perdelenmiş gözlerle bakar kişi etrafına. Bu yüzden, karanlıkta boşluğu hınçla yumruklar.