"Varlığa şan veren kudret yedi renge bürünürken aşka, paraya mı göz kırpmadılar! İhanete mi uğramadılar! Aşk, kiminin hiç tanışamayacağı kiminin vazgeçilmeziydi. Paraya kim kanmazdı? Sonra sonra ortak arkadaşları kaderle tanıştılar. Kerpiç evin önündeki kuyudan gelen ses gibi suskunluğu bölerlerdi: Çıkır da çıkır. Tıkır da tıkır…
Sıradan hayatların sadakatiydi yaşananlar. Ayrıntılarda farklı, bütünde birdiler. Onları bir araya getirip çığ gibi büyüten memleketlerinin davasıydı. İsimleri Azizbekir, Muhittin, Ethem veya Devletkeri olsa da ne çıkardı?
Aynı toprakların evlatlarıydılar…"