Tuz-tarih kardeşim Zeki'nin yazdıkları, otuz iki kısım tekmili birden bizim mahallenin asi ve aksi düşbazlarının hikayeleri. Bizim mahallenin çocuklarını tarihen ve siyaseten, gıyaben ve fiilen çok yakından tanıyoruz. Çünkü onlar, yıllarca birlikte yazılmaya, kuşlamaya çıktığımız, birlikte alıntı ezberlediğimiz, bir çağın vicdanı olarak yürüyüşlerde ve mitinglerde devrim için birlikte yürüdüğümüz insanlar. Bu nedenle, Zeki'nin yazdıklarında "ben"in nerede bitip "biz"in nerede başladığını, kimin hangi "teşkilat"tan olduğunu bilmek ne mümkün ne de gerekli. Su gibi okunan bu kitabın ana fikri, "anlatılan senin hikayendir" cümlesinde gizlidir. Böylesi kitaplar söz konusu olduğunda genel bir tarihten değil, özel bir tarihten söz ettiğimizin altını çizmek isterim. Bu tarihi yapanlar da yazanlar da, dört bir yana saçılmış "Nar Taneleri"dir. Çünkü, "Hatıralar da kuşlar gibi / dal ister konacak" dizelerinin izini süren bu tür çalışmalar, bir dönemin öznesi olmuş insanları yeniden ilişkilendirmenin ve hatta tanıştırmanın imkanlarını taşıyor. Bunun anlamı, bir tarihsel dönemin "efsanesi" olmuş düzbaşların hem kendileriyle hem de diğerleriyle anılar üzerinden yeniden tanışmalarıdır. Onların pek çoğu, ilk aşık olduklarında cümle kurmakta geciken ve bütün alıntıları unutan birer yerel "kahraman" dılar. Hem devlet ile ilişkilerinde hem de birbiriyle ilişkilerinde onların ne kadar çocuksu olduklarını görmek insanın politikadan daha büyük bir değer olduğunu bir kez daha gösteriyor.