Elinizde bulunan bu kitap, Devrim'den sonra İran'a dayatılan savaşta en ön cephelerde yer almış bir savaşçının anlattıklarıdır. Savaşın ilk başlarında aldığı içler acısı ve dayanılmaz yaralar, onu yüzde 70 düzeyinde sakat durumuna getirmiştir. Fakat Seyyid Nureddin, henüz 18 yaşında ve ağır yaralarını ayakta tedavi etme yoluna gider. Hatta o, yaralı haliyle yeniden savaş meydanına ve siperlere dönmekten kaçınmaz. Oldukça maceracı ve kararlı hali, çok az savaşçıda görülen bir durumdur. Ayrıca, yaralı haliyle savaş cephelerine gitmesi ve fiziki durumu, savaşçıların azim ve iradesi için olduğu kadar, savaşçıların İmam'ın emri karşısında bir an bile çekinmeden hazır olduğunu göstermesi açısından da bir semboldür.
Seyyid Nureddin, 77 ay cephelerde düşmana karşı savaştıktan dört yıl sonra evine kesin dönüş yaptı. Her asker için savaş anıları bir süre sonra biter. Bu savaşçılar ise gençliklerini savaş meydanlarında geçirdiler, yaralı ve sakat bedenlerle de geri döndüler. Hala kimyasal silahlardan dolayı yaralanmış gazilerin çektikleri acılar devam ediyor. Onların çektikleri acıları anlamak mümkün değil. Yaralı bedenlerde şarapnel parçalarının izleri hâlâ duruyor. Seyyid Nureddin'in gözlerindeki iltihaplanmalar devam ediyor. Bütün bunlara rağmen, yakın arkadaşlarının ve dostlarının şehadetleri, her savaşçının unutulmaz anısı olarak duruyor.