"Eskiler "vech-i ahar" dermiş. Yani, başka sebep. Başka sebep aramaya kalkma. Bu sefer vech-i ahar yok. Satır aralarına serpiştirilmiş derin anlamlar da bulamazsın. Neyse o; soğuk kapıya dayandı ve sana bir boyun atkısı gerek. Neyse o; hem ihtiyaçlarımız hem de beklentilerimizle ilgili, yine eskilerin diliyle, sarih olmak lazım. Yani alabildiğine açık ve şeffaf olmak. Aleniyetin kimseye bir zararı olmamıştır ama tersi herkesi ve her şeyi kırıp dökmüştür. Vech-i ahar arayarak bizim ömrümüzü tükettiğimiz ne kadar hakikatse, senin ömrüne sahip çıkman o derece mecburiyettir. Ömrüne, geleceğine, kendine sahip çık. Bunun için tek yol var: Tek yol diye başlayınca; alışkanlıktandır, "devrim"le tamamlamak gelir akla ama atlanan şudur: Tamamlanamayan yegâne süreçtir devrim. Tamamlanmayacağını bile bile devrimi istemek değil midir, zaten devrim."