"Dün de, bugünkü gibi yavas yavas aksam olmustu. Günes, altin duvagini ovanin üstünden gene böyle agir agir çekip siyirmis; agaçlar, az evvel gün ortasinin meltemleriyle çirpinan sanki onlar degilmis gibi, uslanip durulmus; derin ve dilsiz düsüncelerine dalmislardi. Yalniz, gururlariyla halka tepeden bakan kimseler gibi, bu yesillik ummânini yarip yükselmis kavaklarda bir ürperti vardi. Biraz da ihlamurlarin, tersleri astarlanmis açikli, koyulu yapraklari kimildiyordu. Az evvel birbirlerini kovalarcasina baslarini alip kaçan bulutlar ise, simdi dayanilmaz bir zevk ümîdinin helecâni ile beklesir olmuslardi."
Yazarin vefâtindan sonra derlenen ilk eseri olmak özelligine sahip bu kitap dini, tasavvufî ayni zamanda sâirâne bir lirizmle ifâde edilen mensur siirlerden mütesekkildir.