İnsanlar tek bir tür olmalarına rağmen binlerce farklı dil konuşur. Her bir dil ses sunduğu sözcükler ve sözcüklerin ne anlama geldikleri nasıl oluşturulduğu ve cümleler kurmak için nasıl bir araya getirdikleri konusunda diğerlerinden farklıdır. Herhangi bir dili konuşmak aynı anda birçok düzeyde gerçekleşen farklı bir ses seti üretmek için ağız ve boğazın karmaşık bir koreografisi; bu özel ayrımları tanımayı öğrenen bir kulak on binlerce işaretin ve anlamlarının kontrolü gibi karmaşık uygulamalarla hâkim olmayı gerektirir. Örneğin Türkçede sıfatlar adlardan önce edatlar ise adlardan sonra gelir ve eylem genellikle cümlenin sonundadır. Bu eylemin ne olduğunu öğrenmeden önce onun niteliklerini duyacağınız nerede veya neyle bağlantılı bilmeden önce ne hakkında konuşulduğunu öğreneceğiz bir cümledeki kişiler hakkında her şeyi öğrendikten sonra ne yaptıklarını anlayacağız anlamına gelir.
Peki bütün bunlar ne kadar önemli? Konuşulan dil hayatın diğer yönlerini kişinin dünyayı düşünme hissetme algılama veya kurgulama biçimini etkiler mi? Bu kitapta cevabı aranan soru budur.