Kapımı dışarıdan açtım. Bu cümle söylendiği, yazıldığı, okunduğu kadar kolay değildi benim için. Kimsesizliğin, ıssızlığın, sessizliğin kapısıydı.
…
Parmaklarının inceliğini, kadehin inceliğine karıştırarak senin için içiyorum dese. Bana da içirse.
Kapıyı dışarıdan açarken ince kadeh düştü, masal kırılıp un ufak oldu. Düğmeye basmamla birlikte çığlıksız, camdan geçerek uçuştu masal kuşları.
…
Kapıyı içeriden dışarıya yavaşça iterken hem hayatın en ortasında hem en ucunda bulunan bir yalnızlık adası tasarlıyordum kendime. Kapattım kapıyı koca boşluğun yüzüne.