İnsanoğlu dünyaya hiçbir şey bilmeden gelir. Yemeyi, içmeyi, yürümeyi, konuşmayı, yazmayı ve daha birçok şeyi keşfeder hayatı boyunca. Hayat denilen süre hep öğrenme ile doludur. Sürekli yeni bilgilerle karşılaşır insan, yine ve yeniden öğrenmeye devam eder. Öğrenmeden kalan kısımsa bu bilgileri denemekle geçer. Ya kendi ya etrafındakiler tarafından bilgileri kullanıp kullanmadığı ölçülür ve değerlendirilir. Sonucunda ise karar verilir tamam mı, tekrar mı? Asıl soru, bu sürecin sağlıklı olabilmesi için değerlendirmeyi ne ile ve nasıl yapmalı? Hangi ölçüyle, hangi araçla, nerede ve ne zaman değerlendirme yapılmalı? Ancak bu soruların doğru cevapları ile verimli bir ilerleme sağlanabilir. Ömür denilen bu yolculukta insan kendi varlığını, hayatını, anını, geleceğini ve akıbetini anlamlandırmak ister. Bu noktada cevaplar din ile gelir. İşte bu sebepledir ki insanlık için din eğitimi hem önemli hem de elzemdir. Din hem dünya hayatının hem de ahiret hayatının mutluluğu içindir. Böyle önemi haiz bir alandaki eğitim ve öğretim süreci hassas, doğru, kapsamlı ve yeterli olmak zorundadır. Değişen zaman ve sosyal hayat şartları, yöntem değişikliklerini ve teknik çeşitlilikleri de beraberinde getirir. Din öğretiminde geleneksel yöntem ve tekniklere ilaveten alternatif yöntem ve tekniklerin kullanılması da bu değişim ve gelişimin bir neticesidir.