İnsan yaşama karşı iki radikal tutum geliştirebilir. Ya hayatı mevcut haliyle kabul eder ya da daha iyiye dönüştürmek ister. İnsan aklı mevcut gerçeği bütün çıplaklığıyla görüp karamsar bir tablo çizmek ve tedbir almak zorundadır. İnsan iradesi ise her zaman daha iyiyi umut eder ve arzular. Umut ve irade/arzu, insanın hayata tutunmasını sağlayan en büyük güçler. Kur'an'ın 'kesin kararlılar' (ulu'l-azim) olarak adlandırdığı peygamberleri farklı kılan bu güçlü iradeleridir. Bu güçlü iradeler, mevcut şartlar ne kadar ağır olursa olsun, her zaman 'başka türlüsü de mümkündür' ilkesine yapıştılar. Tarihin trajedi ve görkem arasında salınan kaderini trajik olandan kurtarıp görkeme dönüştürme bu kesin kararlı, diğergam ve fedakâr ruhlarla mümkün olmuştur. Hikmetten yoksun bencil ruhların, tarihin kolektif nefs-i emmâresi gibi çalışıp yarattıkları insan trajedileri onlar sayesinde önlenebilmiştir.