Yoksulluk dünyanın en önemli problemlerinden biri olarak görülen bir sosyal eşitsizlik örneğidir. Yoksulluğun çözümlerine yönelik dünya genelinde birçok çalışma ve araştırmalar devam etmekte olmasına rağmen kapitalizm ekseninde sosyo-ekonomik boyutları derinleşen yoksulluğun çözüme kavuştuğunu söylemek ne yazık ki mümkün görünmemektedir. Yoksulluğun psikolojik, ekonomik, sosyolojik, kültürel gibi boyutları olmakla birlikte konumuz kapsamında yoksulluğun İslam dini ile olan ilişkisi ele alınacaktır. İslam dini yoksullukla mücadelede önemli bir rol üstlenmektedir. Zira dinin temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim ve hadislerde yoksullara yardım edilmesiyle ilgili olarak çok sayıda teşvik edici ifadeler yer almaktadır. İslam dininin esaslarından olan zekat, zengin müslümanların kazançlarını yoksullarla paylaşması ve insanlara karşı bu doğrultuda daha duyarlı davranmayı teşvik etmektedir. Ancak diğer yandan endüstri devrimi ile birlikte başlayan günümüzde de derinlik kazanan tüketim anlayışı ile birlikte herkesin tüketime teşvik edildiği böyle bir ortamda yoksulları dikkate alması beklenen dindarların, zekatın dini açıdan bir görev olduğunu varsaydığımızda, bu görevin yerine getirilip getirilmediği, yoksulluğun din ve dindarlık ile ilişkisi sosyolojik düzlemde ele alınacaktır.