Bu kitabın ilk baskısı yapıldığında henüz Refah Partisi kapatılmamıştı. Türkiye'de radikal İslamcı hareket gerçek amacını gizlemeye gerek duymuyordu. O günden bu yana çok şey değişti. Kapatılan partiler bölündüler ve yeni isimler altında kuruldular. Kapatılmanın önlemlerini almak için de takiyye yapma yöntemini benimsediler. Din, kutsal kitaba hapsedilirken, kişisel hırs ve tutkuların esareti ile iktidarda kalabilmenin her yolunu deneyen bir siyaset anlayışının etki alanı giderek genişledi. Tarikat ve cemaatlerin egemenlik alanı bürokrasiyi ve hükümeti de kapsayacak boyutta yaygınlaşıp meşruluk kazanırken, buna demokrasi adı verildi. Atatürkçülük, ulusalcılık ve laiklik, önce dinsizlik sonra darbecilik ve Ergenekon Davası ile birlikte terör olarak suçlanır oldu. Avrupa Birliğine uyum süreci, ulusalcı değerlerin yıpratılması ve gözden düşürülmesinde aracı kılındı. Son on iki yılda, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesini tahrip etmeye yönelik nice yasal girişim denemesi yapıldı. Türkiye bugün, on iki yıl öncesine göre çok daha büyük bir tehdit altında. Her geçen gün hem gerçek İslam'dan hem de demokrasiden hızla koparılıyor. Bu, karanlığa doğru yol alıştır. Kurtuluş aydınlıkta ve ışıktadır. Karanlığın içindeki ışığı bulma sorumluluğu Türk halkına düşmektedir. Işık, Atatürk'ün çizdiği yola ve Onun ilkelerine sahip çıkanların elindedir.