Günümüz dünyasında, küreselleşmenin de katkısıyla, insanlar ve kültürler arası diyalogun gerek imkanlar gerekse ihtiyaçlar bakımından önem kazandığı görülüyor. Diyaloğun böyle bir gündem oluşturması ve dikkat çekici bir sürece dönüşmesi sonucunda geçmişte birbirini tanımayan insan topluluklarının, birbirleri hakkında artık en küçük detaylardan bile haberdar oldukları söylenebilir. Kültürün en önemli ve dikkat çeken öğelerinden biri olan din de insanların, hakkında bilgi sahibi olma arzusunu taşıdıkları ve bir anlamda buna zorunlu oldukları bir alan olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlar, birbirinden farklı olan inanç sistemlerini tanıdıkça, önyargılarından büyük oranda kurtulmakta ve öteki inançlarla kendininki arasında bazı önemli müştereklerin bulunduğunu fark etmekte. Büyük dünya dinlerinin ortak paydaya sahip olduklarını ifade eden düşünürler de bu çerçevede "Dinî Çoğulculuk" fikrini ortaya koymuş bulunuyor."Dinî Çoğulculuk" denilince akla ilk gelen düşünürlerden biri ise kuşkusuz ünlü din felsefecisi John Hick'tir. Bu çalışma, Hick'in görüşlerini eksene alınmak suretiyle "Dinî Çoğulculuk" düşüncesiyle ilgili olarak yapılan gerek destekleyici gerek eleştirel çalışmalardan oluşmaktadır.