Gelişmeyi ve değişmeyi şiddetle arzulayan toplumlarda eğitimden sihirli değnek olması istenir. Bu sihirli değneği eline alan her düşünce, her inanç, her eğilim ve nihayet her ideoloji, kendi tasarımına uygun düşen bir dünya yaratmak hayali kurar. Yaklaşık 200 yıldır değişim ve dönüşümlerin girdabında bocalayan Türk toplumu, modernleşmesini bir türlü tamamlayamadığı gibi, modernleşmesinin yarattığı siyasal ve toplumsal çalkantılardan da yeterince nasibini almaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan beri en ilgi çekici ve bir o kadar da tedirgin edici olgulardan biri olarak hayatımızda yer alan dini grupları ve onların sunduğu eğitim anlayışını inceleyen bu eser, Nakşibendi islam anlayışından radikal islamlara ve Nurculara kadar uzanan geniş bir yelpazede sözü edilen grupların verdiği eğitim ile Türk eğitim sisteminin uyuşmazlıkları ve çelişkilerini, çocuk, genç, yetişkin ve kadın eğitimi anlayışını taşımakta, bunların toplumsal analizini yapmaktadır. Her birinin hakikat ideali ile toplumsal gerçeklik arasındaki mesafe bu araştırmada enine boyuna tartışılmaktadır.