Kâmile bir gün, bir Alman kadın arkadaşı ile spor yaptıktan sonra, erkek ve kadınların birlikte girebildikleri bir saunaya gitmiş. Uzanmış tahta banklara sere serpe. Siyah uzun saçları, hafif tombul oluşu ve esmer teninden yola çıkmış olsa gerek bir Alman erkek, Kâmile'nin Türkiyeli, daha doğrusu Müslüman olduğunu düşünmüş. Kısa bir süre sonra kendisiyle ufak ve terletici bir sohbete koyulmuş. Pek gecikmeden de asıl terleten soru gelmiş:
"Başörtünüz nerede?"
Anadili gibi Almanca konuşan arkadaşım da arkadaşı da şaşırmış ve soran gözlerle bakınca, Alman bir hata yaptığını anlamış, düzeltmeye çalışırken ise kelimenin tam anlamıyla kaş yaparken göz çıkarmış.
"Şey! Yani dışarıda başörtüsü takıyor musunuz demek istedim..."
Gazeteci Fulya Canşen'in birdenbire başlayan Almanya macerasını ve iki ülke arasında geçen, ne oralı ne buralı bir hikâyeyi anlattığı DİNLE SEBASIAN, gözlemci bir gazeteci gözüyle Almanlara, "Alman bürokrasisi"ne, Almanların Türklere ve "Alamancılar"a bakışına dair hoş ayrıntılar içeriyor. İçten, açıksözlü ve samimi anılarla bezeli DİNLE SEBASIAN, cesur bir kadının kimlikler ve etiketler düzlemine hiç bulaşmadan kendini gerçekleştirmesinin hikâyesi.