Kurban ibadeti, dinler tarihi için ayrıcalıklı bir inceleme konusudur. Çünkü dünya tarihindeki bütün toplumlarda kurban olgusu hep var olagelmiştir. Kurbanın tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir ve bütün insanlığın uzak kalamadığı bir ibadet formudur. O, tarih boyunca hep homo religiosusun (dindar insanın) ilahına yaklaşma, onu yüceltme, ona yakarma ve medet umma aracı olmuştur. Bir başka ifadeyle kurban, insanı, ilahı nezdinde ayrıcalıklı konuma getiren bir ritüel olmuştur. Bunun dışında büyüsel eylem aracı olarak da kullanıldığı olmuştur. Kelime ve kavramlar, farklı kültürlerin mecrasında akarken, anlam yitimi, anlam daralması, anlam kötüleşmesi ve anlam çeşitlenmesine uğruyorlar. Dolayısıyla bir fenomeni karşılayan bir kavram da farklı kültürlerde farklı görünümlere bürünüyor ve farklı tezahürler sergiliyor. Esasta bir dinî fenomen olan kurban kavramı da tarihin seyrinde farklı anlamlar ve görünümler kazanmıştır. Her toplumda başka bir biçime, başka bir amelî görünüme girmiştir. İnsanlık tarihindeki kurbanı kanlı ve kansız olmak üzere iki grupta toplamak mümkündür: Kanlı kurban, kısaca kendine kurban sunulan varlık için kan akıtmak suretiyle yapılan bir eylem olarak tanımlanabilir. Bu kurban çeşidinde önemli olan sadece kanın akıtılması değil, bilaki silaha kurban olarak sunulan insan veya hayvanın hayatının son bulması, yani öldürülmesidir. Kansız kurban ise, üstün bir varlık veya varlılara sunulan bitkiler, yiyecekler, para, ziynet eşyaları, giyecekler ve benzeri takdimelerdir. Ayrıca bedel kurbanları ve ruhani kurbanları da kansız kurban nev'indendir.