Türkiye'nin sosyal tarihiyle iç içe yürüyen romanlarında toplumun çeşitli yanlannı ve kurumlarını ele alan Yakup Kadri, Nur Baba romanında dikkatini yüzyıllardır toplumun moral değerlerini kuran, insanların iç dünyasını düzenleyen tekkeye ve tekke çevresinde sürdürülen hayata çevirir.
İmparatorluğun çöküş ve çözülüş sürecinde asıl işlevini kaybeden bütün kurum ve kuruluşlar gibi, tekkeler de işlevlerini kaybeder, görev ve sorumluluklarmdan uzaklaşır.
Tanrı merkezli bir dünya algısı çerçevesinde insanın iç dünyasının temizlenmesini ve arınmasını gerçekleştirmesi gereken tekkeler, zamanla bu dünya algısından uzaklaşarak dünyevi zevk ve eğlenceye, kadın-erkek ilişkisinin serbestçe yaşandığı, içki ve uyuşturucu maddelerinin rahatlıkla kullanıldığı, işlevlerini kaybeden, poetikasızlaşan meldinlara dönüşür.
Bu romanıyla yazar, kapalı toplum birimi modeli olarak beliren tekkelere dikkatini yöneltir, bir Bektaşi tekkesi çevresinde tekkelerin iç yüzünü, çözülen değerler sisteminin yerini dionizyak coşkunun ve zevkin alışın! edebi eser seviyesinde işler.