"Nerelisin" dedi geçmişimi unutmak için bindiğim şehirler arası otobüste yanıma oturan genç kadın. Cevap vermedim; duymamazlıktan geldim. Otobüs üzeri karla örtülü dağların yanından geçerken, yalnız dağın beyazları geceyi doğuruyordu. Dağlar teşhircidir. Eteklerine köyler kurulur. Cam kenarları insanın anı yaşadığı tek yerdir. Üzerlerinde alın yazıları bırakılmayan başları taşır. Nerelisin sorusunu tekrar etti duymadığımı düşünerek. "Uykuluyum" dedim "uzak dur benden". "Biliyorum orayı rüyaları çok meşhurdur" dedi ve ekledi "Nereye istersen oraya gideriz tut elimden". "Olmaz fazla tutkuluyum öldürürüm seni sevgiden. Zaten yalnız gömecekler bizi sen en iyisi uzak dur benden". Başını omzuma koydu. Yüzümün unutulmuş yerlerini okşadı. "Bir rüzgar kadar iyiydi" dedim. "Gelmeme izin verirsen saçlarınıda okşarım" dedi. Korkudan ağladım. "Kaç saat oldu nereye gidiyor bu otobüs" diyerek bağırmaya başladım. Yüzümü bir daha okşadı. Tanrı yanına alıyor seni dedi sol tarafımda sahipsiz bir kurşunun açtığı boşluğu göstererek ve ekledi "savaşlar kötüdür sevgilim. Bunu bana terk edilmiş kadınlar söyledi."