Yahya Kemal Beyatlı'yı şairliği ile tanıyoruz. "Lale Devri" kavramını ilk kullanan, Türkiye Türkçülüğünün başlangıcını 1071 Malazgirt Savaşı olarak belirleyen bir tarihçi olduğu ise fazla bilinmez. Oysa tarihçi yönü pek çok şiirine yansımıştır.
"Sessiz Gemi" Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'ın peşinde adaya yapılan gemi yolculukları kadar 1903'te Abdülhamit yönetiminden gemi ile Paris'e kaçışından da izler taşır. Genç yaşında yaptığı bu yolculuğun ilerde diplomat olmasına etkisi büyüktür. Ne de olsa yeni kurulan Cumhuriyet'in diplomata ihtiyacı vardı ve İsmet İnönü'nün deyişiyle "İstasyon'a gider; İstanbul'dan gelenler arasında kim kravatlıysa, … hariciye memuru" yapılırdı. Yurtdışında eğitim görmüş, yabancı diller bilen Yahya Kemal diplomat adaylarının başta gelenlerdendi.
Nitekim Kurtuluş Savaşı sonrası Lozan Görüşmeleri'ne katılan heyetin içindedir ve bu deneyim diplomasiye doğru yolculuğunu hızlandıracaktır. 1926-1949 yılları arasında, sırasıyla Polonya, İspanya, Portekiz ve Pakistan'da elçi ve büyükelçi olarak bulunacaktır.
İşte bu geçmiş ve elçilik dönemi, bu kez tersinden onun şairliğini de dönüştürecektir. "Endülüs'te Raks, Kar Musikileri, Madrid'de Kahvehane" gibi şiirleri bu döneme aittir. Artık o "Diplomat Şair"dir.
Berksan Gülsoy bir ilki gerçekleştirerek Yahya Kemal'in diplomat yıllarını inceliyor ve bu dönemin onun şairliğine etkilerini araştırırken dolaylı olarak Cumhuriyet'in kuruluş yılları ve ilk dönemi için de tarihi bir panorama sunuyor.