Güneşin batmasına, akşamın olmasına yakın veya sıcak yaz gecelerinde mahallemizin sokağına adımımızı attığımızda, ellerindeki kuru yemişler ile kapı önlerinde oturup komşuları ile bir araya gelen orta yaş üstü ablalarımızı görürdük. Bu ablalarımız o günlerin mahalle bekçileri gibi etrafı gözetler, gelenin gidenin kim olduğunu, hangi komşusunun ne derdi olduğunu bilir, hangi kızın/oğlanın kiminle sevgili olduğuna kadar her konuyu en ince ayrıntısına kadar mutlaka öğrenirlerdi.
Sonucunun iyi olmayacağını değerlendirdikleri durumlara önceden müdahale ederek bir anlamda kamu görevi icra etmekten geri kalmazlardı. Bu zincirleme süren öğrenme sistemi ile kime yardım edileceği tespit edilip ona göre tedbirler alınıp uygulanmaktaydı.
Teknolojinin gelişmesi ve şehirleşmenin kontrolsüz artmasından dolayı mahallelerimizde birbirleri ile kapı önlerinde bile olsa sohbet edip konuşabilen, her türlü soruna mutlaka bir çözüm yolu bulabilen mahalleli dostlarımız birdenbire kayboldular. Çok katlı binalarda ikamet etmekte olanların yan dairedeki komşularını dahi tanımadığı günlere geldik. İletişim araçlarının çoğalması ile birlikte trafik akışını ters yöne kısaca tatil yörelerine çevirmeye başladık. Akrabalarımız ile iletişimimiz kalmadı, en yakınlarımızın çocuklarını bile yüz yüze göremediğimiz için tanıyamaz hale geldik.
Çok özür dilerim ama lafını balla kesip bir saptama da ben yapayım denilen sohbetleri duymaya başladık. Ben sana söylüyorum ama sen beni anlamıyorsun, biz aynı telden konuşamıyoruz, bundan dolayı da iletişim kuramıyoruz türden tartışmalar çoğalmaya başladı. Çünkü biz artık birbirimizi dinlemeyi, birlikte sohbet edip sorunlarımıza dert ortağı olabilmeyi unutmuştuk. Dipsiz kuyulara düşenleri kaderleri ile baş başa bırakıp, boğulmalarını izler hale gelmiştik.
Şimdiki zamanda iletişim uzmanlarının, psikologların veya yaşam koçlarının para alarak yaptığı dinleme işini kendi çevremde herhangi bir ücret almadan yapma görevini kendime verip dipsiz kuyulardan çıkanları dinledim.
Dipsiz kuyularda neler varmış neler, okuduğunuzda inanamayacaksınız.