Bu çalışmada, "sermayenin küreselleşmesi" ya da "neo-liberal küreselleşme" olarak adlandırılan süreç, Kapitalizmin Altın Çağı'nın sonlarına doğru, gelişmiş kapitalist ülkelerde ortaya çıkan sermaye birikimi krizinin aşılması için ihtiyaç duyulan kapitalist yeniden yapılanma aşaması olarak değerlendirilmektedir.
İkinci küreselleşme evresi olarak adlandırılan 1970 yılı ve sonrası dönemde gelişmekte olan ülkelerde yaşanan hızlı dış borç stoku artışlarının, kısa süre içerisinde borç krizlerine dönüşmesine neden olan etkenlerin incelendiği çalışmada, gelişmekte olan ülkelerin içine girdiği dış borç sarmalının, söz konusu ülkelerden gelişmiş kapitalist ülkelere doğru önemli düzeyde kaynak aktarımına neden olduğu ve gelişmekte olan ülkelerin dış bağımlılığını artırdığı vurgulanmaktadır.