Disleksili bir çocuğun okuma, heceleme ve/veya konuşma zorluğu beyin gelişimindeki kalıtsal mirasa göre olduğu gibi kişinin aldığı öğrenme tipine göre de kişiden kişiye değişiklik gösterir. Beyin normaldir, çoğunlukla çok "zeki"dir, ama algılama alanında farklı alanların güçlü olması şeklindedir.
Bu "fark" kişi okuma ve yazma öğrenirken zorluk yaşamaya başlayıncaya kadar tespit edilmeden varlığını devam ettirir. Disleksisi olan her birey özgündür, ama çoklu algı yaklaşımı geniş bir yaş aralığı ve öğrenme farklılıklarına hizmet etmeye yetecek kadar esnektir. Çoklu algı yaklaşımı pek çok kişi için faydalı olabilir; bu disleksili çocuk için hayati önem taşır. Öğretmenin uzmanlığı anahtar rol oynar.
Bu aracın amacı sınıf öğretmenlerine disleksi hakkında temel bilgiler sağlamaktır, onu sarmalayan mitler ve yanlış kanıları gidermek ve sınıflarındaki çeşitli öğrenme gruplarının başarı kapasitelerini arttıracak bir kaynak olmasını sağlamaktır.
Disleksi bir hastalık değildir, bu yüzden bir tedavisi de yoktur. Yerinde tanı, uygun ve zamanında eğitim, çok çalışma ve aile, öğretmenler, arkadaşlar ve diğer kişilerin desteği ile disleksili bireyler okulda ve daha sonra yetişkinler olarak yaşamda başarılı olabilirler.
Disleksili kişilerin zeka seviyeleri düşük değildir. Aslında, çoğu zaman, tam tersi doğrudur.