Aziz Mahmud Hüdâyi...
Bir yol ehli, bir kurucu, bir gönül sultanı, hatta bir veli.
Aynı zamanda duru bir şair.
Devrini onun kadar etkileyen gönül ve mana ehli yok gibidir.
Hayatı ve eseriyle bütünleşen, soyca seyit, Şeyh Edebali'nin izinden yürüyen, onun manevi rehberliğinde irşad ve mürebbilik yapan biridir.
Osmanlı'nın sonunun başladığı dönemde yaşayan Hüdâyî, bir yandan padişahların ülkeyi adaletle yönetmeleri ve manevi yönden kuvvetli ve zinde olmaları için çaba göstermiş, bir yandan da çeşitli kargaşalardan bunalan devlet ricâlinin ve halkın gönül yaralarını âdeta bir hekim gibi sarmasını bilmiştir. Hemen herkes, onun sohbet, irşad ve hizmet sofrasına koşarak ferahlamış; dergâhı, gönüllerin huzur ve saadete kavuştuğu bir mekân olmuştur.
Aziz Mahmud Hüdâyi'nin şiirlerine döktüğü manevi terbiye ve yol göstericiliğinden, sadece İstanbul değil, tüm Osmanlı coğrafyasında farklı tasavvuf ekolleri de istifade etmiştir. Tekke mûsıkîsinin bilinen birçok örneği, onun şiirlerinin üzerine yapılmış bestelerden oluşur.
Hüdâyî'nin tüm şiirlerini içeren Divan'ı, eksiksiz haliyle elinizde…