Göç, bir yer değiştirme olarak 'kopuş' ve 'yeniden bütünleşme' sürecidir. Fakat bu iki süreçten çok, göçmeni en çok görünür kılan şey, göçmenin ne 'kopuş'u ne de 'bütünleşme'sidir. Göçmen, daha çok 'arada kalma' ile biçimlenen sınır kişiliği ile görünürlük kazanır. Bu iki sandalye arasında kalma (Zwischenzweistuhlen –iki arada bir derede kalma, arada kalma) olgusu göç araştırmacılarının en çok ilgi duydukları noktalardan biridir. Bu tartışmanın merkezinde, göçmenin iki kültür arasında sıkışması ve bundan kaynaklı gerilimli bir alanda duruşu olgusu yatar.
Elinizdeki çalışma, Kürt göçmen grubunun alıcı toplumla girdiği ilişkilerin incelenmesini sunmaktadır. Bu inceleme çerçevesinde, alıcı toplum ve Kürt göçmen grubunun, göç konusunda farklı söylemlere sahip olmaları ve buna paralel olarak göçe ilişkin bilimsel yazında da farklı sonuç ve değerlendirmelerin bulunması, farklı bir yol izlenmesini gerektirmiştir. Söz konusu tarafların göçe ilişkin ilgileri, belli faktörler (modernleşme, kimlik, ulusaşırı ağlar vb.) üzerinden genel hatlarıyla verilmiş ve alan çalışması da veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Bu faktörlerle söz konusu göçmen toplumunun asimilasyon ve entegrasyon tartışmalarındaki yeri incelenmiş ve genç kuşakların verdikleri kimliksel tepkimeler analiz edilmiştir.