"Demokritos bir taşın üstüne oturup açık bir papirüs dürüsünü dizlerinin üstünde tutardı; sağında ve solunda başka kitaplar da saçılmış olurdu; daha uzakta karınları deşilmiş bir hayvan yığını bulunurdu; kendisi kâh dizlerinin üstüne iyice eğilip hevesle yazar, kâh kendi kendine birşeyler mırıldanarak derin düşüncelere dalardı. Sonra birden ayağa fırlar, ileri geri yürür, hayvanların bağırsaklarını eline alır, inceler, sonra onları yerine koyup yeniden taşın üstüne otururdu." ...
"Kader diye bir şey yoktur" der Demokritos. "İnsanlar kendi güçsüzlüklerini ve kararsızlıklarını haklı çıkarmak için kaderi kendileri uydurdular. Hiçbir şey öylesine laf olsun diye, anlamsız olmaz; her şey mantıklı ve zorunlu bir nedensellikle olur. Bizim kadere yüklediğimiz her şeyin belirli bir sebebi vardır."